- Et, kesimden sonra önce temiz kaplara alınmalı sonra güneş görmeyen bir ortamda, 14 derecenin altında bir sıcaklıkta hava almadan dinlendirilmeli.
- Etler buz dolabına hemen konulmamalı kesimden sonra etin kendi sıcaklığının düşmesi için en az 5-6 saat bekletildikten sonra buzdolabına kaldırılmalıdır.
- Et, buz dolabında 0-2 santigrat derecede 6 gün, buzlukta bir iki hafta saklanabilir. Et kıyma haline dönüştürülmüşse bu süre en fazla 3 gündür.
- Derin dondurucu da ise yani eksi 18 derecede en fazla 3 ay saklanmalı.
- Etlerinin bir yemeklik olacak kadar küçük parçalar halinde buzdolabında poşetlerde saklanmasına özen gösterilmeli.





Hemşin koyunları yoğun olarak doğu Karadeniz bölgesinde yetiştiriciliği yapılan bir koyun ırkı olarak bilinmektedir. Anavatanı Türkiye olup, yerli ırklar arasında yer almaktadır. Ülkemizde Artvin ve Rize illerinde sık yetiştirilen bir tür olan Hemşin koyunları, et ve süt verimi bakımından zengin bir ırk olarak bilinmektedir. Besicilikten daha çok kombine olarak kullanılmakta ve üretilmektedir. Sürü yaşamını benimsemiş olan Hemşin koyunları, hırçın ve sürü hayatına alışkındır. Yürüme ve tırmanma özelliği yetiştirildiği bölgenin coğrafi şartlarına uygun şekilde oldukça gelişmiş olup, nemli mera alanlarında otlamakta hoşlanmaktadır.
Hemşin koyunlarında dış görünüş genel olarak siyah-kahverengi arasında olup lekeleri beyaz renkli olanları da vardır. Ancak beyaz renge sahip olanlarda alın, baş ve bacak bölgesinde siyah lekeler görülebilir. Yüz ve baş bölgesi yapağılı olup, sırt ve ayak bölgesi az Yapağılıdır. Genel olarak türler boynuzsuz olsa da erkeklerin boynuzlu olanları helezonik boynuz tipine sahiptir. Dişilerde ise az oranda boynuz görülmektedir. Kuyruk yapısı ise tek parçadan oluşmakta yerli ırklara göre daha gelişmiş bir omurga yapısı bulunmaktadır. Orta gelişmiş olan vücudu iri kemiklerden oluşur. Yerli koyun ırkları içerisinde en gelişmiş vücut yapısına ve kuyruk büyüklüğüne sahiptir. Aynı zamanda kuyruk, yarım yağlı bir yapıdadır. Erkeklerde canlı ağırlık 65 kg dişilerde ise bu ağırlık 55 kg civarıdır. Ortalama bir batında kuzu sayısı 1.1 olup laktasyon süresi 170 güne kadar çıkabilir.






Fransa’nın Limousin bölgesinde yetiştirile
n ve bu yüzden bu bölgenin ismini alan Limousin ırkı, daha çok besi hayvanı olarak bilinmektedir. İnce ve uzun bir vücut yapısına sahip olan Limousin sığır ırklarının rengi açık kızıldır. Burun ve göz kenalrlar açık renktedir. Genelde boynuzsuz olarak bilinirler ama boynuzlu olanlarına da rastlanmaktadır. Sakin bir yapıları vardır ve mera hayvancılığına uygundur. Hem süt hem de et yönü için beslenen Limousin ırkı sığırlar, etçi yönü daha kuvvetli olduğundan daha çok besi hayvanı olarak kullanılmaktadır. Ergin dişi hayvanlarda canlı ağırlık 600 – 700 kg erkeklerde ise 900 – 1000 kg arasındadır. Kas yapısı gelişmiş olan bu ırk, % 65 et randımanına sahiptir. Besi hayvanlarında önemli olan ince kemik özelliğine sahiptir. Eti yağsız ve ince liflidir. Bu da et kalitesinin yüksek olmasını sağlamaktadır. Döl verimi yüksektir. Limousin sığırları her türlü iklime kolayca uyum sağlarlar ve dayanıklıdırlar.









Adak kurban elbette bağışlanabilir. Kişi adak kurbanını keser ve etini olduğu gibi bir şahsa, şahıslara, ya da kurumlara bağışlayabilir. Kendisi adına adak, akika, şükür kurbanı kesilmek üzere kurbanının parasını da bağışlayabilir, yani birisini vekil kılabilir, vekil kıldığı kişi de kurbanı keser veya kestirir.
Kişinin dinen yükümlü olmadığı halde, farz veya vacip türünden bir ibadet yapacağına dair Allah’a söz vermesidir
Borç para ile başka şeyler almak caiz olduğuna göre kurban almak da caizdir.
Kurbanın peşin alınma zorunluluğu yoktur. Helal olan her türlü alışverişle kurban da alınır. Taksitle alış veriş caiz olduğuna göre kurbanı da taksitle almak caizdir.
Elbette güvendiği ve bu görevi hakkıyla yerine getirdiğinden emin olduğu kurumlara kurbanını verebilir, onları vekil ederek kesilmesini onlardan isteyebilir. Ancak kurbanın bir ibadet olduğunu bilmek gerekir. Bu sebeple kesilen kurbanların etlerinin günah olmayan şekilde ve Müslümanca kullanılıyor olmasına dikkat etmeli ve bunu aynı zamanda takip etmelidir.
Kurban elbette bağışlanabilir. Kurbanını keser ve etini olduğu gibi bir şahsa, şahıslara, ya da kurumlara bağışlayabilir. Kendisi adına kurban kesilmek üzere kurbanının parasını da bağışlayabilir, yani birisini vekil kılabilir. Ancak kurban kesmek yerine onun parasını bağışlamakla kurban görevini yerine getirmiş olmaz.
Kurban kesmekten asıl amaç, Allah için kan akıtmaktır. Bu yapıldıktan sonra kurban tamamdır; ancak elbette kurban kesmenin hikmetlerinden biri de fakir fukaranın et yemesidir. Bunu sağlamak ve kurban etini olabildiğince dağıtmak gerekir.
Hz. Peygamber, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesmeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir bölümünün de eve ayrılmasını tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, “Dahâyâ”, 10). Ailenin ihtiyaç durumuna göre etin tamamı evde bırakılabileceği gibi, toplumda muhtaçların arttığı dönemde kurban etinin çoğunun hatta tamamının dağıtılması uygun olur.
Kurbanı bizzat kişinin kendisi kesebileceği gibi, vekalet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban, mali bir ibadettir. Mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet caizdir.
Koyun veya keçinin bir kişi tarafından; sığır, manda ve devenin ise, yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban olarak kesilebileceği Hz. Peygamber'in hadisleri ve uygulamaları ile sabittir (Ebû Dâvûd, “Dahâyâ”, 7-8). Ortak olarak kurban edilebilen hayvanlar tek veya çift hisse olarak kesilebilirler
Kurban, kurban bayramının ilk üç gününde kesilir. Kurban kesim vakti, Bayram namazı kılınan yerlerde, bayram namazı kılındıktan sonra, bayram namazı kılınmayan yerlerde ise sabah namazı vakti girdikten sonra başlar. Bayramın üçüncü günü güneş batıncaya kadar devam eder. Bu süre içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak kurbanların gündüzleri kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir. Şafii mezhebine göre ise kurban bayramın dördüncü günü de kesilebilir.
Kurban, kelime anlamı ile yakınlaşma demektir. Buradan hareketle, kurban kesmek; Allah’a yakınlaşma gayesiyle, O’nun verdiği mallardan, kurban edilmesi mümkün olan birini, yine O’nun rızası için boğazlamak demektir.
Kevser Suresi’ndeki emrin bir başka manaya da gelme ihtimalinden ötürü, alimlerin çoğu kurbanın kesin bir farz olmadığı kanaatine varmışlardır. Sonuç olarak Hanefîlere göre kurban kesmek vaciptir, kesmeyen günahkar olur. Şafiîlere göre kesmek sünnettir, kesmeyen günahkar olmaz.
Hac Suresi’nde Allah (cc): “Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah’a ulaşmaz; ama sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (22/37) buyuruyor. Buna göre, kurban kesmenin asıl amacının Allah’ın emrini yerine getirmek, böylece takvalı olduğunu göstermek olduğu anlaşılır. Kurban kesen, bu ibadetiyle Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır.
Kısaca hali vakti yerinde olanlar, yani zenginler kurban keserler. Bunun ölçüsü ise temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra, kendisini zengin kılacak kadar malı mülkü bulunmaktır. Böyle olan malın mülkün üzerinden, zekatta olduğu gibi bir yıl geçmesi de gerekmez.